Elazığ Depremi İle İlgili Basın Açıklaması

Elazığ Depremi İle İlgili Basın Açıklaması

BASIN AÇIKLAMASI

Ülkemiz, 24 Ocak 2020 tarihinde saat 19:55’de merkez üssü Elazığ Sivrice’de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremle sarsılmıştır. Başta Elazığ ve Malatya olmak üzer çevre illerde bu depremden etkilenmiştir. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, Psikosyal Travma Ekibimiz Elazığ, Malatya ve Diyarbakır Şube ve Temsilciliklerimiz ile iletişime geçerek Arama Kurtarma Faaliyetleri sırasında ve sonrasında haklımıza psikolojik destek sunmak amacıyla hizmete ve daha sonrası yapılacak faaliyetleri de planlamaya başlamışlardır. Derneğimiz 7.000 üyesi ve yaklaşık 28.000 mezun psikolojik danışman ile ülkemizde bulunan, çocuk, ergen ve yetişkinlerin psikolojik sağlığını korumak ve yaşamlarını tekrar normalleştirmek için göreve hazırdır.

 

Deprem gibi doğal afetler sonrası bireyler travma tepkileri gösterebilirler. Elazığ depremi sonrası çocuk ve yetişkinlerin büyük bir çoğunluğu deprem sırasında ve sonrasında travmatik deneyimler geçirmekte ve yaşadıkları kayıplar nedeniyle acı çekmektedirler. Travmatik bir deneyim gerçek ölüm ya da ölüm tehdidi, fiziksel yaralanma ya da kötü davranışı içeren herhangi bir olay olarak tanımlanmaktadır. Bu olay, doğrudan yaşanmış, tanık olunmuş, başkasından öğrenilmiş ya da bu üç durumun çeşitli bileşimlerinden oluşan bir yaşantı da olabilir. Bu tip travmatik deneyimlerle karşılaşılmasından yıllar sonra bile pek çok çocuk ve yetişkin, travma sonrası stres tepkileri göstermeye devam edebilir. Deprem gibi afet sonrasında fiziksel sağlığımızla ilgili yaraları sarmak kadar ruhsal anlamda yaralarımızı sarmakta bir o kadar önemlidir.

 

Travma sonrası bireylerde bazı tepkiler ortaya çıkabilir. Bu tepkiler normaldir.

 

Depremle olayın yeniden yaşanması: Travmatik bir olaydan sonra istenmeden akla gelen düşünce ya da görüntüler ya da olayla ilgili rüyalar ortaya çıkabilir. Örneğin, travmatik olayla ilgili sahneler bireylerin gözünün önünden gitmeyebilir ve zaman zaman zihinlerinde olayı yeniden yaşıyormuş gibi canlanabilir. Çocuklar bazen farkında olmadan travmatik olayları hatırlatan oyunlar oynayabilirler. Kabuslar da travmatik olayı yeniden yaşamanın tipik bir örneğidir.

 

Depremle ilgili düşünce ve duygulardan kaçınma: Bu durum, genel bir uyuşukluk hissi ya da çevredeki insanlardan kopmanın yanı sıra olayın hatırlatıcılarından kaçmayı da içermektedir. Hem yetişkinler hem de çocuklar, eskiden hoşlandıkları faaliyetleri yapmaktan artık zevk almayabilir ve yalnız kalmak isteyebilirler. Bazı durumlarda çocuklar travmatik yaşantıyla ilgili korkular geliştirebilirler.

 

Fizyolojik uyarılma: Genel bir sinirlilik ve gerginlik hissinin yanı sıra dikkat dağınıklığı, belirli bir konu üzerinde yoğunlaşamama ve uyku bozuklukları görülebilir. Travmatik bir olaya maruz kalmış olan kişiler, hem fiziksel hem duygusal olarak ufak ipuçları veya tetikleyici uyarıcılara karşı örneğin, her hangi bir ses, görüntü veya bir kokuya bile çok şiddetli tepkiler verebilirler. Bazı kişiler ise daha kolay sinirlendiklerini, ortada görünür bir neden yokken aniden korktuklarını, kendilerini allak bullak olmuş hissettiklerini belirtebilirler.

 

Doğal afet sonrasında travmatik bir olay yaşayan bireyleri nasıl yaklaşmalıdır? Bu süreç, aktif dinleme, empati yapabilme, yani kendini karşıdakinin yerine koyabilme, etkili geribildirim verebilme gibi bazı becerilere sahip olmayı gerektirir. Özellikle afet bölgelerinde, kendilerine acı veren yaşantılarını paylaşmaya çalıştığınız çocuklar ve yetişkinlerle iletişim kurarken izlenmesi gereken psikolojik yaklaşımda nasıl bir yol izlenmesi gerekir konusunda derneğimizin hazırladığı yapılması gerekenler ve yapılmaması gerekenler toplumumuzu bilinçlendirme amacıyla aşağıda sıralanmıştır.

 

Yapılması GerekenlerYapılmaması Gerekenler
 

·         Yumuşak bir sesle ve acele etmeden konuşun.

 

·         Yeri ve zamanı uygun olduğunda şaka yapın ve gülümseyin.

 

·         Göz teması kurun.

 

·         Çocukla yüz yüze konuşun, gerekirse ona daha yakın olmak için yere veya yanına oturun.

 

·         Açık uçlu sorular sorun. Böylece kişi    daha fazla şey söyleyebilir.

 

·         Basit ve anlaşılır bir dil kullanın.

 

·         Geribildirim verin.

 

·         Empatik, sabırlı ve kabul edici olun. Bunun için kendinizi karşıdakinin yerine koyup ne düşündüğünü, neler hissettiğini anlamaya çalışın.

 

·         Etkileşime önem verin, uygun olduğunda karşınızdaki kişiye dokunun, omuzuna elinizi koyun, gerekirse sarılın.

 

·         Dikkatli bir şekilde dinleyin ve dinlediğinizi davranışlarınızla belli edin.

 

·         Daha iyi anlamak için sorular sorun.

 

·         Gerçekçi ve belirli önerilerde bulunun.

 

 

·         Konuşulanları yarıda kesmeyin.

 

·         Yargılamayın ve eleştirmeyin.

 

·         Çok fazla konuşmayın.

 

·         Anlatılanlara gülmeyin ve insanları utandırmayın.

 

·         Saldırgan tavırlar takınmayın.

 

·         Duygularınızı gizlemeye çalışmayın. (Çok abartılı olmayan bir biçimde duygunuzu gösterebilirsiniz).

 

·         Zıtlaşmayın ve tartışmayın.

 

·         Kişi veya çocuk çok etkilendiğinde veya ağlamaya başladığında tedirgin olmayın, sakin kalmaya çalışın.

 

·         Ne olursa olsun savunmaya geçmeyin, sadece dinleyin.

 

·         Dinlerken başka şeyler yapmayın.

 

·         Çocuğu veya kişiyi, kararlar vermeye veya yorum yapmaya zorlamayın.

 

·         Hiçbir şekilde çocuk veya kişi hakkında yorum yapmayın, destekleyici olmaya devam edin.

Oğuz Özat

Uzman Psikolojik Danışman-Genel Başkan

Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği

Bu gönderiyi paylaş

İhbar hattımıza ulaşmak için tıklayınız...

X